25 Şubat 2012 Cumartesi

DAVA HENÜZ BİTMEDİ: "HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ"

Binlerce Fenerbahçe taraftarının gece geç saatlere kadar kapısında beklediği adliyeden, Aziz Yıldırım için tahliye kararı çıkmadı. Yargılama süreci 26-30 Mart arasında gerçekleştirilecek olan dava ile devam edecek. Sonuç açıklanıncaya kadar sağduyusunu ve sabrını kaybetmeyen Fenerbahçe taraftarının protesto gösterileri, biber gazı ve tazyikli su ile karşılık buldu. 

Tutkusunu ve bitmez tükenmez desteğini bir kez daha sergileyen Fenerbahçe taraftarının Çağlayan'da geç saatlere kadar süren bekleyişi ve desteğinin öyküsü...

Fenerbahçe'nin haklı davasında önemli bir gün... İlk savunmalar tamamlanıyor ve hakim tutuksuz yargılanma taleplerini değerlendiriyor... Duruşmanın ilk gününden itibaren takımını, başkanını ve yöneticilerini yalnız bırakmayan Fenerbahçe taraftarı yine orada, Çağlayan'da, adliye önünde...


Akşam saatleri geliyor, kalabalık artıyor. İşinden, okulundan çıkan Çağlayan'ın yolunu tutuyor. Öyle bir sevda ki bu, sevdalılarını mıknatıs gibi çekiyor. Akşam saatlerinde sayı 2000 dolaylarında, ancak gelenlerin arkası kesilmiyor. 


Gece saatlerinde savunmalar bitiyor. Tahliye talepleri mahkemeye sunuluyor. Saat gece yarısını çoktan geçmiş olmasına rağmen adliyenin önündeki taraftar sayısı 5000'i buluyor.

İstanbul adliyesi görüp görebileceği en kalabalık günlerini yaşıyor. Fenerbahçeliler adliyeye sığmıyor. Pankartlar, marşlar, tezahüratlar; adliyenin önü adeta stadyuma dönüşüyor.

Taraftarlar, başkan ve yöneticilerine seslerini duyurmak istiyor. Yaklaşık 5 bin kişi, "El salla başkan el salla" tezahüratlarıyla meydanı inletiyor.


Coşkulu kalabalık, büyük bir tutkuyla bağlı olduğu Fenerbahçe'sinin üzerinde oynanan ince hesaplı oyunların bitmesini, başkanlarının tutukluluğunun sona ermesini bekliyor. Saatler ilerliyor, duygu yoğunluğu artıyor, beklentiler yükseliyor... Saat 02:30. Ve tutuksuz yargılanma talepleri açıklanıyor. Özel yetkili Mahkeme, Fenerbahçe Asbaşkanı Şekip Mosturoğlu, Eskişehir eski Teknik direktörü Bülent Uygun, Sivasspor Başkanı Mecnun Odyakmaz, eski futbolcu ve Fenerbahçe Altyapı Koordinatörü Cemil Turhan, Giresunspor Asbaşkanı Coşkun Çalık, masör Mehmet Yenice ve Giresunspor Başkanı Ömer Ülkü'nün tahliyesine karar veriyor. Bu isimlerin tahliyesi sevinç yaratırken, listenin burada bitmesi büyük bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı yaratıyor.


Başkanlarının serbest kalmasını saatlerce adliyenin kapısında nöbet tutar gibi bekleyen ve "Taraftar çıldırdı, tahliye bekliyor" tezahüratlarıyla sabırsızlandığını belli eden taraftarlar, verilen karar sonrası protesto gösterilerine başlıyor. Gelen tepkiler sonucu Fenerbahçe taraftarına polis, biber gazı, cop ve tazyikli su ile müdahale ediyor. Çıkan arbedede yaralanan taraftarlar olduğu görülüyor.




Tüm bu yaşanan süreçteki tavrı, sonsuz desteği ve sevgisi ile takımının her an yanında olan, en son olarak da Sivasspor maçındaki kadın-çocuk seyircisiyle yine bir gövde gösterisi yapan ve "Direneceğiz" pankartı açan bu tutku dolu taraftarı, sanki birileri bezdirmeye, yıldırmaya çalışıyor...

Karar sonrası Aziz Yıldırım yeniden cezaevine gönderiliyor. Cana kast eden şahısların bile tutuksuz yargılandığı bir sistemde, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı'nın tutukluluk halinin kaldırılması, sakıncalı bulunuyor. Neden? Çünkü "kuvvetli suç şüphesi(?)" durumu varmış. Şüphe ne? "Şike yapmış olma ihtimali(!)".

Canlarını koruyamadıkları onlarca örnek olmasına rağmen, ölümle tehtid edildiklerini bildiren kadınların, birinci ağızdan şikayetlerine kulak tıkayan, suçlular hakkında işlem bile yapmayan yetkililer, onlarca masum canın göz göre göre kaybına seyirci kalırken, Fenerbahçe Başkanı'nın dışarıda olmasını tehlikeli buluyor.(!)

Çağlayan'da toplanan Fenerbahçeli taraftarların görüntülerini aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.

http://goo.gl/dTzgc















24 Şubat 2012 Cuma

MAÇIN ADAMI: FENERBAHÇELİ KADIN TARAFTARLAR

Geçtiğimiz Cumartesi günü Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda bir tarihi gün daha yaşandı. Buz gibi havaya aldırış etmeyen on binlerce Fenerbahçeli kadın taraftar, dalga dalga Kadıköy'e aktı. Maç öncesi stada giden bütün yolları adeta ablukaya alan Fenerbahçeli kadınlar, maç öncesi statta yaptıkları şovlar ve tezahüratlarla takımlarına büyük moral aşıladılar.
Maçın başlama düdüğünün ardından başlayan ve 90 dakika boyunca bitmeyen çığlıklar, (her ne kadar TV başındakileri rahatsız ettiği söylense de) sonradan Gökhan Gönül'ün açıklamasıyla da öğreniyoruz ki, futbolculara büyük güç vermiş.


Maçın başında gelen golle büyük sevinç yaşayan taraftarlar, Sivasspor'un golleriyle üzüntüye boğulsalar da hiç pes etmediler. Çünkü kadın-erkek herkesin bildiği bir gerçek vardı. Maç boyu bu haykırıldı: "Burası Kadıköy, buradan çıkış yok!" Topun rakip takıma her geçişinde ıslıklarla yankılanan stat, bu kez çığlıklar ve uğultuyla çalkalandı. Normal maçlarda da statta bulunan bir taraftar olarak içim içimi yedi: "Bizler inandık, siz de inanııın, bizim için bu maçı alııın..." Bu söylenmeliydi, takımın inanmaya ihtiyacı vardı; şimdi tam da bu tezahüratın sırasıydı. Ama binlercesi stada ilk kez gelen taraftardan bunu beklemek haksızlık olurdu derken... İnancın sesi yavaş yavaş tüm stadı kapladı... Şükrü Saraçoğlu, bu tezahüratla inledi. Ve ardından ne zamandır statta duymadığım başka bir tezahürat geldi : " Vur, kır, parçala, bu maçı kazan!"

 
 Tüm bu inançlı kitleye, tutkulu taraftara futbolcular da kayıtsız kalmadı. Taraftarın göz bebeği kaptan Alex bir golle karşılık verdi bu bitmeyen desteğe...


Fenerbahçe'nin golü sonrası art arda gelen ataklar ile iyice coşan stat, Alex'in korner kullanmak için köşe gönderine gelmesiyle adeta çılgına döndü.


Maraton ve Türk Telekom tribünlerinden maçı izleyen kadın taraftarlar, dünyaca ünlü Pop yıldızlarını kıskandıracak şekilde çığlıklar atarak karşıladılar kaptan Alex'i... Diğer köşe gönderine gittiğinde de manzara değişmedi. Bu sefer Fenerium ve Telekom'dan gelen çığlıklar, yanımızdaymış gibi ulaştı karşı tarafa... Eminim Alex'in kendisi de şaşırmıştır, futbol sahalarında görülmemiş bu sevgi gösterisine... Ardından da 2. golüyle de karşılığını verdi zaten kaptan: 3-2.


Fenerbahçe'nin öne geçmesi statta bayram havası yarattı adeta. Tanıyan, tanımayan herkes birbirine sarılıyordu... Bu arada futbolcular özelindeki sevgi gösterilerinden bahsederken Volkan ve Gökhan Gönül'ü de atlamamak gerekir. Gökhan'ın her taç atışı, taç kullandığı tarafın: "Gökhan Gönül oley" sesleri eşliğinde gerçekleşirken, ilk yarıda yaptığı kurtarışları alkış ve tezahüratla karşılanan Volkan'ın, ikinci yarıdaki her bir kurtarışı, gol atmış bir futbolcu muamelesi gördü. Emre Belezoğlu'nun golü ile bu tarihi maçın skoru belirlenirken, zorlu mücadeleyi çevirmeyi başaran Fenerbahçeli futbolcular, golün ardından adeta sevinç yumağına döndüler. 


Maçın bitiş düdüğünün ardından stat tam bir şenlik havasına büründü. Bu maç için özel olarak hazırlanan yaldızlı konfeti yağmuru, futbolcuların taraftarı selamlamaları sırasında statta "yıldız yağmuru" havası estirdi. Böylece Fenerbahçe kulübü de, "seyirci'siz maç cezası"nda takımlarını yalnız bırakmayarak, sonuna kadar destek veren Fenerbahçeli kadın ve çocuk taraftarlarını futbolcularıyla beraber "yıldız yağmuru" ile selamladı.



Ve son olarak her zamanki gibi maçın golleri...
İyi seyirler...


18 Şubat 2012 Cumartesi

HAYDİ KIZLAR MAÇA, YİNE TARİH YAZMAYA...

Bugün kışın ortasında güneş açtı... :)
Güneş sarı, akşam gökyüzü lacivert... Günlerden Fenerbahçe...
Saraçoğlu yine parfüm kokacak, yine topuk sesleri duyacak...
Ve Fenerbahçeli kadınlar, sevgilileriyle buluşmaya gelir gibi gelecekler stada, aşklarını haykırmaya:




Sevdamıza kimse engel olamaz
Bazen hüzün vardır, bazen mutluluk
Fener sevgisinin adı konamaz
Ne kupa büyüklüğü, ne şampiyonluk




14 Şubat 2012 Salı

14 ŞUBAT 2012: AŞK, ADALET ÖNÜNDE

Bugün 14 Şubat, Sevgililer Günü... Milyonların sevgilisi Fenerbahçe'nin suçlandığı(!) mahkemenin, ilk günü... Aşkın, tutkunun mahkum olmasını istiyorlar... Ama başaramayacaklar... Her zamanki
gibi aşk kazanacak... Fenerbahçe kazanacak...

Fenerbahçe aşkıyla düşmanlığının çarpıştığı bu günde, Fenerbahçelilerin tutkusunu anlatan çok güzel bir yazı var aşağıda... Yiğit Tolga tarafından kaleme alınmış.

Tutkuyu tutsak etmek isteyenlere, verdiğimiz cevap olsun bu yazı... Tüm Fenerbahçelilerin Sevgililer Günü kutlu olsun...

http://fenerbahcelife.blogspot.com/2012/02/tutkunun-anlats.html




12 Şubat 2012 Pazar

TUTKUNUN ANLATISI


Sevdamı çalmaya çalışıyorlar hem de ne uğruna dersin; güç,
hırs, para.
Tutkumu attılar hapse aslında, başkanını değil.
Anlamıyorlar ki ben onu babamdan ötürü sevdim,
Ben onu renkleri için sevdim,
Hiçbir şeyin mutlu etmediği anlarda mutlu ettiği için beni sevdim,
Her şeyi unutturabildiği anlar için sevdim,
Peşinden kilometrelerce gidecek kadar sevdim.
Ama anlamazlar.
Sevmemişler ki hiç, bir insanı bile sevmemişler, onun
sevgisini nasıl anlasınlar,
İnsan; olduğunu hissetmek için sevmeli, nedensiz sevmeli, paylaşmalı.
Paylaşmamışlar ki.
İşimi iyi yapıyorum demiş biri, babam olsa fark etmez!
Biri hükmü vermiş bile çoktan,
Hiçbiri benim içimdeki sevgiyi düşünmemiş,
Ama ben nefreti sevmem.
Sevgiyi bilmesin onlar, ben de inatla nefreti…
Nasıl olsa bitmeyecek bendeki sevgisi,
Birinde bitse başkasında başlayacak
Kocaman Aykut’ta bitse,
Alex’le sonsuza kadar sürecek,
Sonsuzluk bitse,
Lefter ile devam edecek
O ölse, Şeytan Rıdvan cehennemi donduracak
Stadı yıkılsa salonda, o yansa ringde kalacak.
Yelkeni dolduran, doldurduğu yelkenin renginden haber
verecek rüzgâr bana;
Sarı-Lacivert.
Dünya’ya adalet getireceklermiş,
En çok da buna gülüyorum, ya hakkı yenmiş ama hiç
söyleyemeyecek olanlar ne yapacak?
Sen! Benim kalbimden Bahçedeki Fenerimin ışığını alma.
Alamazsın da zaten ama dedim ya ben nefret edemem,
Üzülürüm,
Sevmeyi bilmediğin için.
Gel, en başından başlayalım,
Sana anne sevgisinden, baba sevgisinden, kardeş sevgisinden,
su sevgisinden, çiçek, köpek, gökyüzü, yağmur, kaplumbağa, kalem, muhabbet,
resim, hayal kurma sevgisinden bahsedeyim,
En son da
FENERBAHÇE’yi anlatayım sana!

11 Şubat 2012 Cumartesi

1.000.000 "İyi" İnternet Kullanıcısı Aranıyor!

Son günlerde İstanbul, Ankara ve İzmir'de billboardlarda sıkça görmeye başladığımız bir slogan var: "1.000.000 "iyi" internet kullanıcısı aranıyor!"

Altına da şöyle bir not düşülmüş: "Adayların ekranlarından 1 satır verecek kadar "iyi" olmaları yeterlidir."

Aslında bu son derece yenilikçi bir sosyal projeleri destekleme yöntemi. www.ekledestekle.com adresinden bilgisayarınıza bir program indiriyorsunuz. Bu program araç çubuğunuza bir "satır" gibi yerleşiyor. Bu satırda görüntülenecek reklamlardan yaratılan kaynakla, projede yer alan sivil toplum kuruluşlarına destek veriyorsunuz. Böylece hem cebinizden 5 kuruş harcamadan sosyal projelere destek vermiş, hem de internette geçen zamanınızı "iyi" şeylere harcamış oluyorsunuz.

Kullanıcı sayısı ne kadar artar ve mecra reklamverenler için ne kadar cazip hale gelirse, o kadar çok sivil toplum kuruluşu ve sosyal projenin desteklenmesi mümkün olacak. Dolayısıyla her şey aslında sizlerin, yani internet kullanıcılarının elinde.

Projeye katılmak çok kolay. www.ekledestekle.com adresine girip, "İndir, Ekle" butonuna basıyor ve basit bir programı indirip, kullanıcı kaydınızı oluşturuyorsunuz. Kaydınızı oluştururken de hangi projeyi / projeleri desteklemek istediğinizi seçiyorsunuz.

Tüm vereceğiniz 3-5 dakika vaktiniz ve sonrasında da ekranınızda sizi rahatsız etmeyecek kadar küçük bir alan…

Bakalım Türkiye’de kaç tane "iyi" internet kullanıcısı var…

Bir bumads advertorial içeriğidir.

10 Şubat 2012 Cuma

KAPTAN ALEX TWITTER'DAN BİLDİRİYOR: "ÇİFT FORVET OYNAMALIYIZ"

Fenerbahçe'nin sevilen kaptanı Alex, sıkça kullandığı sosyal medyada yine samimi açıklamalarda bulundu. Takımın oyun taktiği ile ilgili yaptığı açıklamanın yanı sıra Twitter üzerinden kendi Türkçesiyle taraftarların sorularını cevapladı.


"Tek forvet oynamak, bizi karşı takıma mahkum ediyor. Rakiplerin iştahı kabarıyor. Sow'un yanında ikinci bir sontrforu mutlaka monte etmeliyiz


F.Bahçe kaptanı Alex artık tek forvet oynamaktan vazgeçmeleri gerektiğini bildirdi. Tek forvet oynamanın takımı rakibe mahkum kıldığını belirten Alex, bu görüşünü yakın çevresiyle paylaşırken, "Rakiplerin üzerimize bu kadar çok gelmelerinin nedeni, ileride yeterince tehdit oluşturamamaktan kaynaklanıyor" dedi.

KOCAMAN'LA DA PAYLAŞTI
Büyük takımların çift forvet oynamaktan korkmamaları gerektiğini savunan tecrübeli futbolcu, "Galatasaray, Elmander'in yanına Baros'u koymasaydı, şu anda lider olamazdı. Biz de oyunu rakip sahaya yığmak ve daha çok gol bulmak istiyorsak, gerektiğinde çift santrforlu sistemi uygulamalıyız" şeklinde konuştu. Düşüncelerini, tek forvette ısrar eden Aykut Kocaman'la da paylaşan Alex'in, Moussa Sow'un yanına ikinci bir forveti mutlaka monte etmeleri gerektiğini bildirdiği belirtildi. (kaynak: Fotomaç)

TWITTER'DAN SORULARA CEVAP:
Fenerbahçe'nin kaptanı Alex sosyal paylaşı sitesi twitter'da sarı lacivertli taraftarların sorularını cevapladı. Brezilyalı yıldız takımın son durumu ve kendisinin geleceğiyle ilgili önemli açıklamalar yaptı.

Taraftar: Gökhan Gönül'ün performansı kötüleşiyor, katılıyor musun, Gökhan'daki problem nedir?
Alex: Sadece Gökhan Gönül için düşünmüyorum. Ben iyi değilim, diğer oyuncular iyi değil. Bu sezon takım iyi değil.

Taraftar: Sow mu, Semih mi?
Alex: Semih 5 kere şampiyon, gol kralı, 10 sene F.Bahçe'de. Sow sadece 90 dakika. Bekle.

Taraftar: Futbolu bıraktıktan sonra F.Bahçe'de yönetici ve teknik direktör olur musun?
Alex: Yönetici istemiyorum
Devamı için:


9 Şubat 2012 Perşembe

MOUSSE SOW'UN İLK RÖPORTAJI VE ÖZEL AÇIKLAMALARI

 

Fenerbahçe Televizyonu’nda canlı yayınlanan ’Günün Röportajı’ programında taraftarların sorularını yanıtlayan Moussa Sow, Beşiktaş maçında gerçekleştirdiği gol sevincinin anlamından, kişilik yapısına; Niang ve Dia’dan, Alex ve Aykut Kocaman’a; futbol anlayışından Fenerbahçe-Galatasaray maçlarına kadar bir çok konu hakkındaki düşüncelerini izleyicilerle paylaştı:


Fenerbahçe’deki hedefleri hakkında Sow, "Yıllardan beri yaptığımı gibi Fenerbahçe’de de her zaman daha ileriye gitmek istiyorum.Hedeflerime ulaşmam anlamında Fenerbahçe çok uygun ve büyük bir kulüp. Birkaç gündür buradayım ve kendimi çok iyi hissediyorum. Şimdiden adapte olduğumu söyleyebilirim" dedi.

Fenerbahçe’yi tercih sebebi hakkında ise Sow, "Avrupa’da beni isteyen çok kulüp vardı. Ama benim tercihim Fenerbahçe oldu. Çünkü Müslüman bir ülke ve aynı zamanda Fenerbahçe çok büyük bir kulüp, çok büyük oyuncuları var. Anelka buradaydı, Niang buradaydı ki; benim için çok özel bir oyuncudur. Issiar Dia da benim kardeşim ve o da burada oynuyor. Stattaki ambiyans ve tüm kulüple ilgili bana anlatılanlardan sonra bu kararı verdim. Gözlerimden anlaşılıyordur. Burada olmaktan çok mutluyum. Bu kararı verdiğimiz için ve burada olduğum için mutluyum" dedi.

Fenerbahçe’nin Avrupa’da bilinen bir kulüp olduğunu söyleyen Sow,"Fenerbahçe’nin tarihi, burada oynayan oyuncular, başarılar, stadının büyüklüğü Avrupa’da da biliniyor. 100 yıllık bir kulüp çok çok büyük oyuncuların forma giydiği çok büyük bir camia Fenerbahçe" diye konuştu.

Fenerbahçe tribünleri hakkında ise Sow, "Taraftarların coşkusu maçtan önceki ısınma hareketlerinde başladı. Isınma sırasında taraftarlar benim adımıtekrarladılar. Bunun, burada ısınma sırasında bir gelenek olduğunu da duymuştum. Arkadaşlarım onları selamlamak için 3 kere yumruğumu kaldırmamısöyledi. Ben de bunu öğrendim ve yaptım. İlk sefer için fena değildi" diye konuştu.

Futbolcu olmak isteyen gençlere tavsiyelerde de bulunan Sow, "Herşeyden önce futbolcu olma hayallerine her zaman inanmaları lazım ve ortaya çıkan her başarıdan mutlu olmalılar. Futbolun tüm kurallarına saygı duyup, mümkün olduğunca çalışıp, gidebildikleri yere kadar gitsinler. Çalışmakla her şey başarılır" dedi.

Kendi hayatı hakkında da bilgiler veren Sow, "Aslına basit bir hayat yaşayan bir kişiyim. Nazik bir kişi Sow. Yaşamayı çok seven, yaşama çok bağlıbiriyim. Doğayla iç içeyim. Aynı zamanda çekingen bir yapım var" dedi.

Yaşamı ve bugüne kadarki futbol kariyeri hakkında bilgiler veren Sow, Niang ve Dia hakkında ise "2 yıldan beridir onu daha iyi tanıyorum. Kendisine çok saygım var. Özellikle onun forması istedim ve 7 numaralı formayı giyiyorum burada. Çok gol atan Marsilya’da başarılı olan bir futbolcu. Sonra Fenerbahçe’ye geldi. Kalabilirdi ama gitti. Niang Fenerbahçe’yu çok özlediğini bana söylüyor. Takımdan, oyunculardan, stattan özellikle bahsediyor. Dia benim burada olmama benden daha çok seviniyor, çok mutlu. Onu uzun zamandır tanıyorum, çok yakınız ve çok iyi anlaşıyoruz. Beraber olmaktan da çok mutluyuz ve Fenerbahçe’ye çok şeyler katacağız. Evinde bana çok güzel bir ortam hazırladı. Şu anda onuna evinde kalıyorum" diye konuştu.

Programda Sow’un tercümanlığını yapan Futbol Takımımızın Medya Sorumlusu Orkun Yazgan ise Sow’un transferinde Dia ve Niang’ın olumlu referanslarının çok önemli olduğunu, Senegal kampında Fenerbahçe’nin çok sevildiğini ifade etti.

Gelir gelmez kebap ve köfteyle tanıştığını söyleyen Sow, İstanbul’dan da olumlu sözlerle bahsetti ve baklavayı çok sevdiğini söyledi. Sow, "Çok harika bir tatlı baklava ama Emre ’Onu çok yersen şişmanlarsın" dedi" diye konuştu.

Çubuklu formayı çok beğendiğini belirten Sow, "Lille’deyken Dia ve Niang bana Fenerbahçe forması hediye etmişlerdi. Daha öncesinde de ilk kez uçakta giydim. Çok beğendiğim bir forma" dedi.

Fransız ve Türk futbolu arasındaki farklar sorulduğunda ise Sow, "Çok kaliteli, iyi oyuncular var. Ekip olarak çok üst düzeydeler. Beşiktaş maçıyla gördüm ki son derece kalitesi yüksek bir lig Türkiye ligi. Niang da aynı şeyi söylüyordu. Mücadele anlamında, kontak anlamında temasın daha fazla olduğu bir lig. Niang da gelmeden önce bana ’Dikkat et. Yakın temasta oynayan çok oyuncu göreceksin’ demişti. Beşiktaş maçında hakemin çalmadığı pozisyonlar vardı. Ama bu benim için bir bahane değil. Hemen Türkiye ligine adapte olmam gerektiğini biliyorum" diye konuştu.

Beşiktaş maçında attığı golden sonraki hareketi hakkında ise Sow, "Beşiktaş’a karşı gol attığım içim Allah’ıma bir teşekkür sembolü olarak o secdeyi yaptım. Allah’a ve İslam dinine inanıyorum. Söyleyeceklerim budur. Maçlardan önce de dua ediyorum" dedi.

Türkçeyi mümkün on olduğunca öğrenmek istediğini belirten Sow, "Niang bana Aykut hocadan çok bahsetti. İyi bir teknik direktör olduğunu ve onunla daha fazla çalışma şansı bulamadığı için üzüldüğünü söyledi. Çok kısa zamandır buradayım ama çok olumlu görüşlerim var kendisi hakkında. Maçta gördüm, taktik anlamda ve oyuncularıyla bağı anlamında çok iyi olduğunu söyleyebilirim" dedi.

Alex ile ilgili ise Sow "Sanırım 7 yıldan beridir burada. Fenerbahçe için çok önemli bir oyuncu ve ben de şu döneme onunla oynayacağım için çok mutluyum. Daha sonraki maçlarda daha iyi anlaşacağımızı biliyorum. Tüm çalışmalarımız bu yönde" dedi.

Galatasaray-Fenerbahçe maçları hakkında ise Sow,"Yaşadığım bölgede çok Türk arkadaşım vardı. Uzun zamandan beri onlar anlatıyordu ve bu maçlarıbiliyorum. Bu arkadaşlarım Fenerbahçe ile anlaştığımı öğrendiler ve inanamadılar" diye konuştu.
Oyunculuk özellikleri hakkında ise Sow, "En sevdiğim tarafım gol atmak. Futboldan keyif almak isterim. Futbol kişisel değil, kolektif bir oyundur. Maç kaybetmeyi sevmeyen bir yönüm var" dedi.

Sow, şu ana kadarki Fenerbahçe izlenimlerini ise, "İlk dakikadan itibaren beni çok iyi karşıladılar, konukseverlik sergilediler. Havaalanında taraftarlar vardı. Hasan Çetinkaya ve yöneticilerimiz aynı şekilde çok önemli bir rol oynadılar. Sonuç olarak mükemmel ve olumlu şeylerden bahsetmek istiyorum. Herkes bize, çok kibar nazik davranıyor. Tek kelimeyle mükemmel" cümleleriyle aktardı.
Dünyanın en iyi üç futbolcusunu sayması istendiğinde ise Sow, "Günümüzden bahsetmek istiyorum., Bana göre en iyi 3 futbolcu Ronaldo, Messi ve Eto’o. Herkes saymaya başlarken Messi’den başlıyor ama ben Cristiano’dan başlamayıtercih ediyorum" dedi.

Son olarak taraftarlara seslenen Sow, "Taraftarlarımıza ilk günden beri beni en iyi şekilde karşıladıkları için sonsuz teşekkürler. Mesajları bana son derece mutlu etti" dedi.

6 Şubat 2012 Pazartesi

FENERBAHÇE 2-0 BEŞİKTAŞ


Fenerbahçe, kendi evinde ağırladığı Beşiktaş'ı, 2-0 gibi bir skorla yenerek, Şükrü Saraçoğlu'nda bir galibiyete daha imza attı. Fenerbahçe, Beşiktaş karşısında kazandığı bu maçla tarihindeki 1001. galibiyetine ulaştı.



Maç öncesi stadı karnaval alanına çeviren Fenerbahçe taraftarı, tribünleri tamamen doldurmuştu.


Fenerbahçelilerin statta pankart açarak davet ettiği Beşiktaşlıların da hazır bulunduğu karşılaşma öncesi, Beşiktaş taraftarının stada geliş anına tanık oldum. Fenerbahçe'ye ettikleri küfürlü tezahüratlar eşliğinde Söğütlüçeşme'ye gelen taraftarların, stada güvenli bir şekilde geçişinin sağlanması için, orada bulunan ben ve benim gibi yüzlerce Fenerbahçe taraftarı, stadın karşı tarafında bekletildik. Ancak derbinin gergin atmosferine bakarak aksi bir durumun tatsız bazı olaylar çıkartabileceğini kestirmek güç değil.

Maç başlamadan hemen önce Migros tribününde dev Fenerbahçe Bayrağı, Maraton üst'te ise dev Türk Bayrağı açıldı. Telekom tribününde ise kartonlar eşliğinde yine bir koreografiye imza atıldı. Bu seferki  koreografi haklı davamıza göndermede bulunuyordu.


Fenerbahçe hızlı başladığı maçta golü 14. dakikada Yobo ile buldu.


Volkan ilk golün ardından böyle sevindi.

Yobo golünün ardından sevincini takım arkadaşları ile paylaştı.



Maçın başladığı andan itibaren Beşiktaşlı taraftarlar tarafından yakılan meşelaler, kendi pankartlarının yanmasına neden olurken, tüm tribünü dumanlar kapladı. 


Bu esnada yaralanan bir taraftarın sedyeyle dışarı çıkartılması üzücü sahneler oluşturdu. Ancak Beşiktaşlılar'ın, yaktıkları meşaleleri Fenerbahçe tribünlerine göndermesi üzerine, karşılıklı gergin anlar yaşandı.


Kaleci Volkan maç boyunca dikkatliydi. Çok kritik pozisyonlar olmasa da Beşiktaş tarafından kaleye yöneltilen topları ustaca kurtarmasını bildi.

Emre ve Gökhan henüz sakatlıkları geçmemiş olmasına rağmen sahaya çıkıp mücadele ettiler. Ancak her iki oyuncu da tüm çabalarına rağmen 90 dakikayı tamamlayamadılar. Ağrılar ile oynayan her iki futbolcumuza da maçın ardından, teknik direktör Aykut Kocaman'ın teşekkür ettiği öğrenildi.


90+2. dakikada Stoch’un akıllı pasıyla topla buluşan Caner, bekletmeden topu ceza sahası içindeki Sow’a gönderdi. Fenerbahçemizin yeni transferi Sow, meşin yuvarlağı filelere göndererek, farkı 2’ye çıkardı: 2-0. Böylelikle, maç boyunca "hadi Sow bir gol atsın" dileğim yerine gelmiş oldu.



Gol sonrası takım arkadaşları Sow'a koştu




Maçın bitiş düdüğünün ardından Fenerbahçeli futbolcular kenetlenerek sevinç gösterilerinde bulundular.

 


Ve  tabii taraftarlar takımlarını tribünlere çağırdılar.


 


FENERBAHÇE: 2 - BEŞİKTAŞ: 0
Stat
: Şükrü Saracoğlu

Hakemler: Özgür Yankaya, Erdinç Sezertam, Orkun Aktaş
Fenerbahçe: Volkan, Gökhan Gönül (Dk. 41 Orhan), Yobo, Serdar, Ziegler, Cristian, Emre (Dk. 56 Selçuk), Mehmet Topuz, Stoch, Alex (Dk. 84 Caner), Sow
Beşiktaş: Cenk, Tanju (Dk. 72 Ekrem), Egemen, Sivok, Ersan (Dk. 76 Necip), Holosko, Ernst, İbrahim Toraman, Veli (Dk. 80 Edu), Simao, Mustafa Pektemek
Goller: Dk. 14 Yobo, Dk. 90 2 Sow (Fenerbahçe)
Sarı kartlar: Dk. 42 Veli Kavlak, Dk. 60 İbrahim Toraman, Dk.70 Tanju Kayhan, Dk. 90 Simao (Beşiktaş), Dk. 43 Emre Belözoğlu (Fenerbahçe)


Son olarak sizi maçın önemli dakikaları ve goller ile baş başa bırakıyorum... :)

1 Şubat 2012 Çarşamba

TFF İSTİFASININ İÇ YÜZÜ

TFF'de istifa depremi!

3 Temmuz'dan bu yana yaşanan süreçte, sürekli üzerinde oyunlar oynandığını ifade eden Fenerbahçeliler, kamuoyuna bir türlü anlatamadıkları gerçeği, kamuoyu ile birlikte izliyor artık. Federasyona blöf yapan UEFA, biz istemedik TFF yaptı diye çıktı işin içinden. Kendilerine gönderdikleri mektubun da hukuki bir yaptırımının bulunmadığını ileri sürdüler. Çünkü CAS Hakimi Kısmet Erkiner’in de ifade ettiği gibi UEFA, hukuki bilgisi ve gücü olduğunu bildiği, kendilerini iyi savunduklarından emin oldukları federasyonlara yapamadığını, diğerlerine yapıyordu.
Ancak Fenerbahçe’ye oynanan oyunların uzantısı TFF’nin içinde de dönüyor olacak ki, UEFA’nın CAS’a verdiği savunma, 6 Eylül ve 3 Kasım 2011 tarihlerinde TFF’ye ulaştırılmış olmasına rağmen  bu rapordan TFF Başkanı haberdar edilmemiş.  UEFA tarafından CAS’a gönderilen: “Ellerinde bulunan delillerden tatmin olmaz ve şike yapıldığını kanaat getirmemiş olsalardı, bunu söyleyebilirlerdi. TFF isteseydi, F.Bahçe’nin Şampiyonlar Ligi’nde oynamasına izin verirdik.” sözlerini içeren raporu TFF Başkanı televizyondan öğreniyor, telefon açıp TFF yetkililerine soruyor ve yetkililer doğruluyor. Federasyon içerisinde bir oyun oynanmadığını varsaymamız durmunda ise bu kurumun kendi içeisindeki organizasyonu bile yönetemediği manzarası ortaya çıkıyor.
Öte yandan gelinen noktada Mehmet Ali Aydınlar’ın içine düşürüldüğü bu durum da bir Fenerbahçeli olarak  katlanılması güç bir durum.  Ancak Fenerbahçe Asbaşkanı Ali Koç 29 Kasım 2011 tarihinde düzenlediği  basın toplantısında, saklanan rapordan bahsetmiş ve Aydınlar’ın TFF yöneticileri tarafından yanlış yönlendirildiğini belirterek kendisini bu konuda uyarmış ve: “UEFA, TFF’yi kararı konusunda serbest bırakmıştır. TFF’nin de aldığı karar ortadadır” açıklamasını yapmıştı.
Şimdi ise gelinen bu  noktada Fenerbahçe camiası ve tüm spor kamuoyu tarafından acilen cevap bekleyen sorular var:
1.     UEFA’dan gelen ilk mektup TFF  hukukçuları tarafından incelenmemiş midir? Bu mektubun hukuki bir yaptırımı olmadığı saptanamamış mıdır? Eğer anlaşıldı ise niçin “Fenerbahçe’nin ihraç kararı UEFA’nındır” denmiştir?

2.     Eğer bu UEFA’nın üstü kapalı bir dayatması ise o zaman bu kararı TFF niçin kendilerine bırakmamıştır? CAS Hakimi Kısmet Erkiner’in belirttiği gibi UEFA’nın blöfüne kanmadan önce şimdiye kadar milli takım bazında UEFA’nın söz ettiği türden benzer bir yaptırımın olup olmadığına bakılmamış mıdır?

3.     Lütfi Arıboğan, İlhan Helvacı ve Cornu görüşmesinde neler konuşulmuştur? Hakkında soruşturma bulunan başka kulüpler de olmasına rağmen Cornu’nun raporunda niçin yalnızca Fenerbahçe’nin adı geçmektedir?

4.     Ve Türk futbolu adına çok önemli başka bir soru: “UEFA tarafından Türkiye Futbol Federasyonu’na gönderilen “CAS’ verdiği savunma raporu “gibi önemli rapor, niçin ve kim tarafından Federasyon Başkanı’ndan saklanmıştır?

Tüm bu sorular Türk futbolunun geleceği adına acilen cevap bulmaldır.